Elektrik Nedir
İnsan topluluğunun yaşamını sürdürebilmesi için ve hayatlarını kolaylaştırabilmek adına birçok önemli icatlar keşfedilmiştir. Kuşkusuz ki bu icatlardan en önemlisi yaşadığımız modern zamanda bağımlı olduğumuz elektriktir. Elektiriğin hayatımızdaki önemini yaşadığımız birkaç dakikalık elektrik kesintilerinde daha iyi anlarız. Adeta elektrik kesintilerinde insanların sosyal hayatları durur. Ne yapacaklarını bilemezler. Alışkanlık haline getirdikleri aktiviteleri yerine getiremezler. Mesela bağımlısı olduğumuz bilgisayar ve televizyon bunlara en güzel örnektir. Bu da elektriğin hayatımızda ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir.
Elektrik Nedir?

Elektrik, serbest ortamda bulunan elektronların çekim alanı oluşturarak bir noktaya doğru toplanması sonucunda oluşan enerji biçimidir. Veya bir madde içerisindeki elektron parçacıkların hareketi ile oluşan bir enerji çeşididir.Tüm maddeler atomlardan oluşmaktadır. Atomlar ise merkezinde çekirdek bulunan ve çekirdek etrafında hızla dönen elektron, proton vb. gibi maddelerden oluşur. Atom içerisinde en dış kısımda bulunan elektronlar dış olaylardan ( sıcaklık, basınç gibi) çabuk etkilenir ve serbest hale gelir. İşte bu serbest hale gelen elektronların bir iletken bir ortam üzerinde ilerlemesi ile bir enerji çeşidi olan enerji oluşur.
Elektronların bir iletken üzerinde akması olayına Elektrik akımı adı verilir.Elektrik akım şiddet birimine Amper denir. A harfi ile gösterilir.
Elektrik ne Zaman Bulundu?

Bu deneyi ilk yapan Yunanlı filozof ve bilgin Thales (M.Ö. 640-546) bu olayın sadece kehribarla ilgili olduğunu sanmış ve elektron adını kullanmıştır. Aradan yıllar geçtikten sonra elektriğin kanunları bulunmuştur. Açıklamadan da anlaşılacağı gibi, İsa’dan 600 yıl önce, Yunanlılar bir yere devamlı olarak sürtülen, böylece kızan amberin, mantar ve kağıt parçaları türünden hafif maddeleri çekebilme yeteneğini biliyorlardı.
16. yüzyılın sonlarına doğru İngiliz bilim adamı William Gilbert Elektriği ciddi olarak incelemeye başlayan kişi olarak tarihe geçti. Elektrik teriminin ilk kullanıcılarından biri olarak bilinen Gilbert, durgun yani statik elektrikle manyetizma arasındaki ilişki üzerinde araştırmalar yaptı. Elektrik yüklerinin eksi ve artı olarak belirlenip adlandırılmasını gerçekleştirdi. Bazıları tarafından, William Gilbert elektrik mühendisliğinin veya elektrik ve manyetizmanın babası olarak düşünülür.
1767 yılında Joseph Priestley, elektrik yüklerinin birbirlerini, aralarındaki uzaklığın karesiyle ters orantılı olarak çektiklerini buldu.
Kaç Çeşit Elektrik Vardır?

Elektrik iki türdür
1- Statik elektrik2- Dinamik elektrik
Statik elektrik
Yaklaşık 2000 yıl kadar önce, Yunanlı bilgin Thales Kehribarın kumaş parçasına sürtülmesi ile küçük kıvılcımlar çıkardığını görmüştü. Statik elektrik ilk kez bu şekilde gözlemlendi. Statik elektrik durgun, pratik olarak iş yapmayan elektrik türüdür, kontrolsüz bir enerji şeklidir ve zaman zaman boşalmalar yapar. Yağmurlu havalarda bulutlar pozitif yüklü statik elektrikle dolarlar, yeryüzü negatif elektrik yüklü olduğu için, yüksek yerlerden bulutlara elektrik atlar buna yıldırım adı verilir.
Eğer bu elektrik atlaması buluttan buluta ise o zaman şimşek adını alır. Statik elektriğe; saçımıza sürdüğümüz tarakta, arabadan indiğimizde tuttuğumuz kapı kolunda, Televizyon ekranına elimizi sürdüğümüzde de rastlarız. Statik elektrik elde etmek için yapılan araca Van De Graaf jeneratörü adı verilir bu jeneratörle 20 milyon volt kadar statik elektrik elde edilebilir.
Dinamik elektrik
Dinamik, yani hareketli elektriktir. Bu elektrik kaynakları elektron devinimi sağlarlar. Elektronlar negatif kutuptan pozitif kutba doğru hareket ederler.
Dinamik elektrik iki tiptir.
1-) D.C. Direct Current kelimelerinin kısaltılmışıdır.2-) A.C. Alternatif Current kelimelerinin kısaltılmışıdır.
D.C. elektrik kaynağı hepimizin çok iyi bildiği piller, akümülatörler ve dinamolardır. Piller ve Akümülatörler kimyasal reaksiyonlardan elektrik enerjisi üretirler, akümülatörler ve pillerin bazı tipleri tekrar doldurulabilir ve tekrar tekrar kullanılabilirler.
Nikel Kadmiyum piller, Nikel Metal Hidrit piller bu tip pillerdendir. Akümülatörlerin esası sülfürik Asit içindeki kurşunun kimyasal reaksiyonudur. Dinamo ise tersine çalışan bir motor dur denilebilir. Kuvvetli bir manyetik alanda dönen bir sargının (bobin) üzerinde elektrik akımı oluşması esasına dayanır
İlk Pil Nasıl Ortaya Çıkmıştır?

Sürtme ile meydana gelen statik yani durgun elektrikten başka, akan elektriğin bulunuşu İtalyan bilim adamı Alessandro Volta’nın 1800 yılında yaptığı deneylerle başlar. Alessandro Volta ilk elektrik pilini ve bundan da ilk elektrik akımını elde etmeyi başarmıştır.
Buna rağmen,1672 yılına kadar elektriğin icadı ile ilgili kayda değer bir gelişme olduğu söylenemez. 1672 yılında, Otto von Guericke adında bir adam, elini hızla dönen bir sülfür (kükürt) kürenin karşısına tutarak, daha güçlü elektrik üretti.
1729 yılında ise, Stephen Gray, bazı maddelerin (örneğin metaller) bir yerden başka bir yere elektrik ilettiklerini keşfetti. Bu tür maddeler “kondüktör-iletken” diye tanımlandılar. Cam,kükürt,amber,balmumu gibi diğer bazı maddelerde elektriği taşımıyor,bir yerden bir yere iletmiyorlardı. Bunlara genel olarak “yalıtkan” adı verildi.
Aynı doğrultuda son derece önemli bir başka adım, 1733 yılında Du Fay adında bir Fransızın negatif ve pozitif elektrik yüklerini bulması olmuştur. Du Fay, negatif ve pozitif şarjların (elektrik yüklerinin),iki ayrı tür elektrik olduğunu sanmıştı. Yine de, elektriğin gerçeğe en yakın tanımlamasını yapan Benjamin Franklin‘dir. Benjamin Franklin‘in fikrine göre, tabiattaki bütün maddelerin bünyesinde elektriksel bir akış vardı. Belirli iki madde arasındaki sürtünme, bu akıştan bir kısmının, miktar bakımından fazlalık meydana getirecek şekilde öteki maddeye geçmesine sebep oluyordu. Bugün, bu akışın negatif yüklü elektronlardan oluştuğunu söyleyebiliyoruz.
Elektrik konusunda en önemli gelişmelerin, 1800 yılında Alessandro Volta tarafından ilk pilin (bataryanın ) keşfiyle başladığı tartışma kabul etmeyen bir gerçektir. Söz konusu batarya, ilk devamlı ve güvenilir elektrik kaynağı olmak niteliğiyle, öteki buluşlar ve uygulamalar yolunda dünyaya kılavuzluk etmiştir.
Humphry Davy, 1808 de elektrik akımı taşıyan iki kömür elektrodu birbirinden ayırarak bir ark oluşturmayı başardı ve böylece elektriğin ışık ya da ısı enerjisine dönüşebileceğini gösterdi. 1820 yılında Hans Christian Orsted, içinden elektrik akımı geçen bir iletkenin yakınındaki bir mıknatıs iğnesinin saptığını gözlemleyerek, elektrik akımının iletken çevresinde bir magnetik alan oluşturduğu sonucuna vardı.
Alternatif akım
19. yüzyılın başında Sırp asıllı Amerikalı mühendis, mucit ve elektrik sihirbazı Nikola Tesla ticari elektriğin doğuşuna önemli katkı sağladı. Edison ile birlikte çalıştı ve daha sonra elektromanyetizma alanında birçok devrimci gelişmeye katkıda bulundu. Alternatif akım (AC), AC motorları ve çok fazlı elektrik dağıtım sistemi ile ilgili yaptığı çalışmaları devrim niteliği taşımaktadır.
Daha sonra Amerikalı mucit ve sanayici George Westinghouse, Tesla’nın alternatif akım motorunu satın aldı ve geliştirdi. Westinghouse, Tesla ve diğerlerinin çalışmaları elektriğin geleceğinin doğru akımdan ziyade Alternatif akımda olduğunu gösterdi.
Elektriğin laboratuar duvarlarını aşıp sanayideki ve günlük yaşamdaki yerini alması süreci 19. yüzyılın ikinci yarısında başladı. Zénobe-Théopline Gramme, elektrik enerjisinin havai hatlar aracılığıyla etkin bir biçimde iletilebileceğini gösterdi. Thomas Alva Edison ‘un 1881’ de ilk elektrik üretim merkeziyle dağıtım şebekesini New York’ta kurması, elektrik enerjisinin evlerde ve sanayide yaygın olarak kullanılmasının başlangıcı oldu.
Elektrik ve Enerji
Elektriğin enerji olarak kullanılması 1880’lerde başlamıştır. Bundan önce bu safhaya gelmeye zemin hazırlayan pek çok çalışmalar yapılmıştır. M.Ö. Thales’in elektrostatikle ilgili buluşları, 1800’lerde İtalyan fizikçi Volta’nın yaptığı pil, fizikçi Hans Christian Orsted’in elektrik ve mağnetizma ile ilgili çalışmaları, elektrik akımının meydana getirdiği mağnetik alanla ilgili fizikçi Arago ve Ampére’in tesbitleri, mekanik enerjiyi elektrik enerjisine çeviren dinamoyu geliştiren Michael Faraday’ın incelemeleri bunların başlıcalarındandır.
Faraday’dan sonra Fransız Hippolyte Pixli alternatif akım jeneratörünü yaptı. 1866’da Alman Weiner von Siemens’in jeneratörlerde mıknatıs yerine elektromıknatısı geliştirmesiyle yüksek güçte jeneratörlerin kullanılması sağlandı. 1880’lerde Thomas Edison’un ampulü keşfiyle elektrik enerjisi aydınlatmada kullanılmaya başlanmıştır.
Bir Cevap Yazın